Besmelesiz işe şeytan karışır.
Önce selam, sonra kelam.
Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur
Atalar sözü oğlana mirastır.
Atasözü; nesilden nesile söz yoluyla aktarılan değerli bir mirastır. Bu mirasın
içerisinde birçok cevherler vardır. İçerdikleri hükümlerle insana istikamet
kazandıran her birisi kesin bir dille ifade edilen hayat düsturları
vardır. Karamsarlık ve ümitsizlik hallerinde hakikatin aydınlığında kalbi
uyandıran hikmet nazarları vardır. Maddi ve manevi birçok yaranın sarılması
için hazırlanmış olan cümle halinde sunulan kelam ilaçları vardır.
Aslında miras olarak nitelendirilen bu sözler ecdadımızın gönüllerimize
nasihat formunda uzanan şefkatli elidir. Hem de baş ve gönül kulağıyla
dinleyeni ve takip edeni “Yiğit düştüğü yerden kalkar” hitabıyla asırlar
öncesinden uzanıp tutup kaldıran bir el.
Atalar sözü Kur’an’a girmez, yanınca yelişir (birlikte yürür).
Atasözleri, manasına “İslam mührü” vurularak asırlar sonrasına ulaşan
kelam hazinesidir. Bu sözlere kulak verildiğinde âleme nizam veren, hak
ve batılı ayıran, Yüce Yaratıcının kelamının tesiri açıkça görülecektir. Sevgili
Peygamberimizin mübarek dudakları arasından çıkan ve her biri inci
kıymetinde olan hadisleriyle atasözlerinin hem-hâl oluşu hemen fark edilecektir.
Yine yeryüzünün yıldızları, muallimlerin sultanının talebeleri
olan Sahabelerin bizlere yol rehberliği yapan nadide kelamları ile atalar
sözü arasındaki benzerlikler nazarımızdan kaçmayacaktır. Ayrıca Kur’an
ve sünneti rehber edinmiş ve her biri yaşadıkları zamanın çiçekleri olmuş
olan Peygamber varislerinin dillerindeki kibarı kelamlar ile durub-ı emsalin
birbiriyle karıştırılacak derecedeki yakınlığı dikkatlerimizi çekecektir.
Atalar sözünü tutmayanı yabana atarlar.
Atasözleri “Din nasihattir” hadisini rehber edinmiş bir öğütler mecmuasıdır.
“Sen, ancak bir nasihat edicisin!” kelamının muhatabı olan Allah
resulünün ayak izini takip eden ecdadımız, hayat yolunda yaşadıkları tecrübeleri
arkalarından gelen nesillere az ve öz sözle ders vermişlerdir. Bazen
“Arsıza öğüt hayr etmez” sözüyle celalli kızgın yüzlerini, bazen “Arife
bir gül yeter” sözüyle cemalli gülümseyen yüzlerini kelam suretinde göstermişlerdir.
Allah diyen mahrum kalmaz.
Bu eser atalarımızın kelam mirasına sahip çıkmak adına “Halık’ın rızası”
ve “halkın istifadesi” gayesiyle kaleme alınmıştır.
Atasözleri hakkında çok şey söylenmiş olabilir ama İslam kaynaklarının
ecdadımızın kelamına olan tesirleri göz ardı edilmemelidir. Bu sözler,
İslamiyet’in inanç ve ahlak prensiplerinin milletimizin şahs-ı manevisi
tarafından dile getirilişidir, milletimizin akıl ve kalb dünyasına yansımasıdır.
Bundan dolayı söz mirasımızı günümüze taşırken “Allah” ile bağını
hatırlatmayı önemli bir vazife olarak kabul ediyoruz.
Milli ve manevi değerlerimizle köprülerin Osmanlı Türkçesi ile tekrar
inşa edildiği bir zamanda eserimizin siz okuyucularımızla buluşması eğitim
hayatımız için ayrı bir önem taşımaktadır.
“Osmanlıca-Latince Atasözleri” kitabının hayırlı okumalara ve istifadelere
vesile olmasını dileriz.
Gayret bizden, tevfik Allah’tan…
Çalışmamızın ilk adımındaki teşvik ve katkılarından dolayı Osman Aslan,
Ömer Cihan Özşahin, Reşit Kavukçu, Fazlı Zenbil kardeşlerimize; her
aşamada gösterdikleri sabır ve maddi - manevi desteklerinden dolayı Fatıma
Kerimoğlu Hanımefendiye tebrik ve teşekkürlerimi vefa borcu bilirim:
Şükrân Kesira…
Ayrıca bu eserin hazırlama fikrinin oluşmasında katkısının olduğuna
inandığım, hattı Kur’anı öğrenme ve öğretme arzusu taşıyan her bir gönüle
ve ihvanıma selam eder, muvaffakiyetler dilerim.